19 Nisan 2015 Pazar

Kacis

Ciplak ayak kostu gecenin karanligina kadin... Sisli soguk gecede, issiz islak sokaklarda... Nefesi kesilene, bogazi dugumlenene kadar... Hayatindan kacti, gecmisinden, geleceginden, insanlardan, riyakar hayatlardan, ikiyuzlu asklardan, sevgisizlikten, korkularindan, endiselerinden, kafasinda susmak bilmeyen dusuncelerden  kacti... 
Hep mi ayniydi insanlar, yoksa o mu ayni insanlari seciyordu. Bu bir secim miydi, yoksa sevgisizlikten sonu gelecek olan hayatin kucuk bir oyunu muydu? Kimine gore bir sinav, kimine gore hayatin ta kendisiydi bu... 
Yavas yavas isitilarak yandigini farketmiyor muydu insanlar, yoksa nasilsa yanacagiz dusuncesiyle umarsiz mi olmuslardi? 
Bir ara soluklanmak icin durdu ve dusundu, etrafindaki hayatlara bakti; garipti ona gore herkes, hersey, yasananlar... Garipti cunku bir tek ona garip geliyordu sanki bu yasananlar... Ne tarafa donse sonucu ayni, sureci ayni yasamlarla karsilasiyordu ama sanki bir tek o yadirgiyordu bu durumu... Diger insanlar icin cok normaldi bu surec... 
Kiminle konussa "Hayata bir kere geliyordu ve cani istedigi gibi yasayacakti bu hayati"... Kadin-erkek farketmeksizin bu cumleyi duyuyordu kadin... 
Sanki baska bir dunyaya aitti kadin, onun dunyasinda "madde" yoktu "duygu" vardi. Oysa bu dunyadaki insanlarin duygulari alinmis gibiydi, isin garibi ikiyuzlu hayatlarinda herkes cok mutlu gibiydi. Herkes karsisindakiyle birlikte kendini de aldatiyordu ama bir turlu kimseye anlatamiyordu bunu kadin... Kime anlatmak istese, kime yuzunu donse hepsi bir oncekinin aynisiydi... Mutlu gorunen mutsuz insanlar, tek esli gorunmeye calisip birden fazlasina yer verenler, iki kisilik hayatlarinda yanliz kalanlar, tahammulsuzler, fazla tahammul gosterenler...
O bu dunyaya ait degildi biliyordu... Gecenin karanligina dogru kostu kadin, nefesi kesilene, ayak sesleri duyulmayana kadar...