30 Mayıs 2012 Çarşamba

Çağımızın Hastalığı: Eleştirmek


Son zamanların modası "eleştirmek"miş. Hala bilmeyen ya da duymayan varsa bu son trende dahil olsun mutlaka. (Yazının sonuna gelince bu dediğimi tekrar düşünün ama)

Sizin de etrafınızda bol miktarda vardır aslında üstüne hiç vazife olmadığı halde her şeyi eleştirme hakkını kendinde görenler...Şimdi aranızda "Eleştiriye kapalı biri misin?" diye içinden geçirenler olabilir ama benim burada eleştiriden asıl kastettiğim; yerli yersiz, gerekli gereksiz her şeyi eleştirme davranışı...Çünkü gerekli ve karşıdakinin gelişimi için yapılan eleştirileri sonuna kadar destekleyen bir insanım.

İşin bir parçacık teori kısmına girecek olursak, bir şeyi eleştirmek için önce o konu hakkında bilgi sahibi olmak gerekir bunu az çok hepiniz biliyorsunuzdur. Ama bizde öyle mi bizim insanımız her şeyi eleştirebilir, bilmesine gerek bile yok. Konu başlığı konu hakkında yorum yapması için onun için yeterli oluyor zaten...

Örneğin: +" Yeni bir tost makinesi çıkmış 30 saniyede tost yapıyormuş ve inanılmaz lezzetli oluyormuş duydun mu Fadime Abla."
-"Amaaaaan bunların hepsi para tuzağı anacım, hem kesin o çok elektrik yakıyordur. Geçen bizim Hasibe Karfur'dan ütü aldı son teknolojiymiymiş neymiş aha bak 2 güne bozuldu. Boşver sen alma sakın, harcama paranı onlara."

Şuanda hayal gücümle yarattığım örnekte de görüldüğü üzere Fadime Abla daha konuyu duyar duymaz, makine neyin nesiymiş araştırmayı bırakın, anında kafasındaki ön yargılarla konu hakkında yorum yapmakla kalmadı bir de karşısındakine "alma sakın" diyerek caydırma girişiminde bile bulundu. Biz bunlara halk arasında "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar" diyoruz.

Bu sınıfa giren insanların dışında bir de ayrı bir sınıf vardır ki aman aman evlerden uzak. Bu kişiler kendisine fikri sorulmadığı halde karşısındakinin giyimi, dış görünüşü, yaşam tarzı, davranış biçimi, kara kaşı kara gözünü bile eleştirebilir potansiyele sahip olanlar. Utanmasalar gözünün üstünde niye kaşın var bile diyebilirler. Bunlara da "Otu boku eleştirenler" diyoruz. Bunların en büyük yan etkisi karşısındakini sinir hastası yapabilme olasılığıdır. Çözüm önerisi böyle bir insanla karşılaştığınızda acilen kaçınız!

Bu iki sınıf insancığı bir odaya kapatsak birbirlerine neler yapabileceklerini düşünmek bile istemiyorum.
Şimdi gelelim fasulyenin en güzel kısmına, bu yazıyı okuyan sevgili ve değerli okurum  eğer sen de bir kendine dönüp baktığında kendini bu iki gruptan birine yakın hissediyorsan benden sana tavsiye YAPMA canımın içi... Eleştiri yerinde ve zamanındaysa çok faydalıdır o ayrı. Özellikle insanların gelişimi için yapıcı eleştiriler olması gerekendir zaten. Ama sırf konuşmak için, sırf kendini tatmin etmek için ya da sırf karşıdakinin motivasyonunu düşürmek, sinirini bozmak için eleştiriyorsan YAPMA hayatımın anlamı.

Çünkü aynanın diğer tarafı o senin sandığın gibi renkli değil. Karşıdan bakınca cahil, boşboğaz ve bir o kadar da art niyetli gözüküyorsun. Bu da benden sana günün tavsiyesi olsun ;)

"Birisini tenkit etmek istersek en münasip yer aynamızın karşısıdır." Bernard Shaw

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder