7 Aralık 2012 Cuma

Garip Bir Aşk Hikayesi

-"Seni seviyorum, ama olmuyor..." dedi çocuk...

Bir hikaye daha son buldu anlamsızca... Ayrı yollara, ayrı hayatlara, ayrı aşklara yöneldiler sessizce...
Sonrası sessizlik oldu, koca bir sessizlik.
Ne kız baktı arkasına, ne de çocuk geri döndü pervasızca... Garip bir kabullenişti belki de onlarınki umarsızca...

Garip bir aşk hikayesiydi bu, bir anda başlayan ve bir anda son bulan. Her şey o kadar hızlıydı ki aslında, bir başkasının yıllara sığdırabileceği yaşanmışlıkları, onlar o kısacık zamana sığdırdılar...
Aceleleri var gibiydi sanki, "o malum zaman" gelmeden önce her şeyi yaşamak ister gibiydiler belki de...
O kısacık zamana neler sığdırmadılar ki; aşkı, öfkeyi, hayal kırıklığını, heyecanı, paylaşmayı, şefkati, merhameti hepsini birbirlerinde buldular...
Ama her aşk gibi onlar da çabuk tükettiler birbirlerini, sevgilerini, hayallerini...

Mutluydular aslında, çoğu zaman birbirlerinin gözlerine bakıp susarlardı, "kelimeler kifayetsiz kalıyor" derler ya işte öyle bir şeydi onlarınki... Kelimeler yetersiz kalıyordu sevgilerini cümleye dökmeye...Onlar da hiçbir şey söylemiyordu bu yüzden sadece nemli gözlerle bakıyorlardı birbirlerine dakikalarca...

Neler yaşamadılar ki birlikteyken...
Yeri geldi, kalabalığın ortasından sıyrılmak için yaşlarına aldırış etmeden el ele tutuşup kahkahalar atarak koştular, yeri geldi bir bankta ayaza karşı sabahın 4'üne kadar oturdular, yeri geldi mehtaba karşı rakı içtiler, yeri geldi birlikte araba kullandılar, yeri geldi trafikte kırmızı ışıklarda tutkuyla öpüştüler, yeri geldi insanlar umurlarında olmadan gecenin bir yarısı bir parkın ortasında birbirlerine sarılıp gözlerinin içine bakarak dans ettiler...

Bu romantik çift nasıl ayrılır diyorsunuz değil mi? Birbirini seven iki taraf varken bir ilişki nasıl yürümez, nasıl olmaz diyorsunuz belki de...Ama bazen sadece sevmek yetmiyor derler ya işte öyle bir şeydi onlarınki...

Olmuyordu işte uymuyorlardı birbirlerine... Hayalleri, beklentileri, hayatları, değerleri, sevgi anlayışları farklıydı...
İki farklı hayatı bir hayat yapmayı başaramadılar işte...
Çok kısa zamanda başladılar kavgalara, anlaşmazlıklara, içinden çıkılmayan öfke nöbetlerine... Tükettiler birbirlerini, sevgilerini...

Bazen birbirlerine bağırırken kız dayanamaz dudaklarına yapışırdı çocuğun sussun diye, gözyaşları içinde öperdi onu içinin acımasına aldırış etmeden.
Bir başka tartışmada ise çocuk özür diler uzamasın diye başını kızın omuzuna yaslardı... Çoğu zaman kız "Yoruldum" derdi başka tek kelime etmeden... Dururlardı öyle saatlerce konuşmadan... Kırgınlıklarını onarmaya çalışırlardı o sessizlikte usulca...
Ama onaramadılar...

Diyorum ya o kadar hızlıydı ki her şey, birbirlerine olan sevgileri bitmemişti aslında ama bitmesinden korkuyorlardı belki de... Saygısızca, kavga kıyamet bitmesinden korkuyorlardı...
Oysa ne çok söz vermişlerdi birbirlerine, daha yaşayacak ne çok şeyleri vardı... Ama dedim ya uymuyorlardı, onlar iki farklı bedeni tek bir beden yapmayı beceremediler...

Gerçek aşk da bu değil midir zaten? Bir elmanın iki yarısı olabilmek...

Çocuk gözlerinde yaş "Beni iyi hatırla" dedi, kız ise hıçkırarak "Hoşçakal"...
Sessizce uzaklaştılar...



5 yorum:

  1. Cok guzel bir yazi, gonlunuze saglik

    YanıtlaSil
  2. Yaşanmış bir olay mı yoksa hayal ürünü müdür ? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her hikaye biraz gerçek değil midir aslında? :)

      Sil