17 Şubat 2013 Pazar

İkizler Ancak Bu Kadar Güzel Anlatılırdı... Can Dündar'dan...

Başta tüm ikizler burçlarına... Sonra da bir türlü seni anlayamıyorum diyenlere gelsin:)

"Oburum. Akşam oturayım televizyon karşısına... Bir kanalı izlerken, ille öbüründe ne olduğunu merak ediyorum; orada da aşağı yukarı aynı şeyi göreceğimi adım gibi bilmeme rağmen...
Bir şehirde yaşarken, diğerinde aklım; o şehirler ki, çok da farkı yok birbirinden...
Doymak bilmez bir çocuk gibiyim; yetinemiyorum.
Islığım, bütün şarkıları aynı anda çalmak istiyor; uçurtmam, kainatın tüm semalarında birden kanat çırpmak...
Gemlenmez bir merak duygusu, "her yemeği tat," "her çiçeği kokla" diye ha babam kamçılıyor beni... Telaştan ne tadını ayırt edebiliyorum yemeklerin, ne kokusunu çiçeklerin...
Her akarsuya karışıp gitmek geliyor içimden; hangisine karışsam, gözüm ters akıntıda... Halbuki her akarsu, aynı denize karışıyor sonunda...

Sinemadaysam gelecek filmi, izleyeceğimden daha fazla merak ediyorum; ki onun da sonu aynı, biliyorum.
Hangi mektubu açsam, açılmayan için meraklanırım...
Kulağım çalacak telefonda; en sıkıldığım anda dahi gelen telefonlarda...
Kış boyu baharı iple çekmişken...
Şimdi sonbaharı özlemem neden?..

* * *

Çünkü yüreğimin iki yanına yerleşmiş ikizler, yıllardır durmaz tepişirler. "Kalk gidelim" derken biri... "Halt etme otur" diye eteğinden çeker diğeri...
Biri karınca, öbürü ağustos böceği...
Oysa yaş kemale erdi: "nihai tercih"in vakti geldi.
Gördünüz mü bilmem, gazetede resmi çıkan yapışık ikizleri...
10 aylık Sema ile Seda...
Aynı deri kuşatır bebek tenlerini...
Yüreklerini aynı zar sarmalar.
Tek bedende iki sevimli başlar...
Hassas bir ameliyat, onları birbirine iliştiren kaderi parçalayacak; ikizleri yek diğerinden ayıracak...
Lâkin denen o ki, bu operasyon ikisinden birinin canına mal olacak.
Çünkü birinin yaşayabilmesi için diğerinin ölmesi gerekiyor.
Ve aile, içi yanarak, ikizlerden birini feda ediyor.


* * *

Zordur ikizler için tercih...
Bir yanını seçmek, çoğu zaman öbüründen de vazgeçmektir.
Çünkü birini feda ettiniz mi, "ikiz" değilsinizdir artık...
Sizi siz yapan, içinizdeki tepişmedir.
Değeriniz, "diğeriniz" dedir.
Bütün Haziran doğumlular bilir bunu...
O yüzden kıyamaz içinde tepişen ikizlerden birine...
Ne kahkaha saçan neşeye, ne ansızın bastıran hüzne...
Ne iyimser güne, ne karamsar geceye...
Ne ciddiye, ne muzibe...
Ne çocuğa, ne büyüğe...
Ne sadeliğe, ne debdebeye...
Kıyamaz her hangi birini elleriyle öldürmeye...
Bilir ki yazılmış nice yazıda, dizilmiş onca notada, boyanmış bunca tuvalde, söylenmiş sözde, yakılmış türküde o tepişmenin sancısı vardır.
Sancı durdu mu ne akarsu, ne ters akıntı kalır.
Ölü bir denizde tek kürekle döner durursunuz.

* * *

Dedim ya; oburum...
Ve bazen kızdırıyor sevdiklerimi bu huyum.
Varsa bir kusurum: Haziran doğumluyum.
Ne garip şimdi bile: Bir yanım bunları yazıp hicvederken bendenizi...
"Sil de ciddi bir şeyler yaz" diye yırtınıyor ikizi..."
                            
 CAN DUNDAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder