4 Haziran 2012 Pazartesi

Biz Hep Böyleyiz

Güvenirsiniz...
Güvenmemeniz gerektiğini içten içe bilseniz de doğanız gereği, bir şeylere bağlanma isteğinize karşı koyamaz yine güvenirsiniz...

Üzülürsünüz...
Gözlerinizden akan damlaya o garip gülümsemeniz eşlik eder, kendinize söylemek istediğiniz bir şey vardır. Titreyen dudaklarınız kımıldarken sözcükler boğazınızda düğümlenip kalır, konuşamazsınız...

Ama içinizdeki "o ses" çığlıklar atar aslında, beklenmedik biranda çıkan rüzgarın masanın üzerinde ne var ne yoksa uçurup götürmesi gibi parçalar içinizdeki tüm belkileri.
"Bilmiyor muydun, bilmiyor muydun?" diye...

-Biliyordum...

Bile bile yaptığımız ne varsa vurur yüzümüze, savunmak için hareket etmek isteriz, ama izin vermez...Ayağa kalkabilsek belki o muazzam sesi alt edebileceğimizi düşünürüz. Ama ne mümkün...

O kadar güçlüdür ki "o ses" bazen çıldıracağımızı zannederiz. Bazen bir daha hiç konuşamayacağımızı hatta nefes alamayacağımızı düşünürüz. Sussun isteriz, gitsin artık isteriz...

Bazen susar da...
Kurtulduk zannederiz...

Ama hiç olmadık zamanlarda tekrar can bulur "o ses" .
Ne zaman bir hayal kırıklığına uğrasak, ne zaman sonucunu bildiğimiz halde belki öyle olmaz diyerek yaptığımız şeylerin sonucuna katlamak zorunda kalsak ve ne zaman ağlasak...
Hiç fırsat vermeden ortaya çıkar tekrar...

"Ben sana demiştim"

....

Aradan zaman geçer...Unuturuz her şeyi, tüm yaşadıklarımızı. Acılarımızı geçmişe gömdüğümüz için neyin bizi yaraladığını unuturuz hep, geçmişten asla ders çıkarmayız.
Sanki daha önce hiç başımıza gelmemiş gibi, bırakırız kendimizi hayatın akışına, hep "Anı yaşa" diye kandırırız kendimizi...
Hayatın bizi hiç yanıltmayacağını biliriz aslında ama yine de boşveririz.

Anlık mutluluklarda boğuluruz ta ki "o ses" ortaya tekrar çıkıncaya kadar...



"Geçmişi hatırlamayanlar, onu tekrara mahkumdurlar." George Santayana

1 yorum:

  1. Tebrik ederim Eda Hanim.Yazinizi cok begendim.Saglicakla kalin.

    YanıtlaSil